‘Katil Uşak‘ romanı, mahalle kültürünün hâlâ devam ettiği bir İstanbul semtinde, sokaklarıyla, evleriyle, çeşit çeşit dükkânlarıyla Türk, Rum, Ermeni kültürlerinin birlikte yaşandığı Kurtuluş’ta geçiyor.
Yanlış bir aşktan kalbi kırılan Ada, yaşlı bir yakınının cinayete kurban gitmesi üzerine kılıç ustası ve adli tıp uzmanı Japon arkadaşı Haruka ile birlikte Paris’ten İstanbul’a döner. Cinayet, Kurtuluş’ta arka arkaya işlenmiş yaşlı Ermeni kadın cinayetlerinin devamı gibi görünmektedir. Şaşırtıcı bir şekilde katil açığa çıkmıştır. Ama acaba katil gerçekten cinayeti üstlenen midir? Yoksa cinayetin arkasında daha geniş bir ağ mı vardır?